"Gel birbirimizin kadrini bilelim...
Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden..."
Hz Mevlana,bir çok sebepten dolayı bir süreliğine Hz Şemsten ayrılır,bu ayrılığa dayanamaz,üzüntülere gark olur ve evladını gördüğü bir rüya üzerine Şam'a yollar,evladı yola çıkmadan evvel de ona şöyle söyler;
Gitte gel hadi.
Nefesin alıncaya kadar gel.
Göz kırpıncaya kadar gel.
Ne olur evlad hemen gel.
Gitte al onu öyle gel.
Öyle de olur,Güneşim,Ay'ım dediği Şems'i ile beraber gelir Sultan Veled...
Bir süre sonra yeniden gider ki bu gidiş kesin gidiştir ve bir daha hiç dönmeyecektir artık.Bunu bilir Hz Pir,ama hiç inanmak istemez bu bildiğine,hasretinden yanar,yakılır...
Rubailer dökülür dudaklarından;
Nerde bir topluluk görürsen, tellal,
hiç durma, bağır: kaçan bir kul gördünüz mü ey insanlar, de, tertemiz kokan bir kul gördünüz mü, ay parçası bir yüzü var, baştanbaşa fitne. Savaş vakti tez gider, de, tellal, barış vakti uysal olur, de. Nerde bir topluluk görürsen, tellal, hiç durma, bağır: ince boylu, güler yüzlü, tatlı sözlü, tez canlı, çevik bir kul gördünüz mü? sırtında bir al kaftan taşıyor. Kucağında bir rebap, elinde bir yay var, de, tellal, çaldığı hep güzel, hep sıcak havalar, de. Nerede bir topluluk görürsen, tellal, hiç durma, bağır: onun bağından bir meyva devşiren var mı ey insanlar, de, onun gül bahçesinden bir demet gül deren var mı? İş ki çıksın bir habercik getirsin biri ondan bana, tellal çıksın biri ondan bana bir şeyler desin iş ki, söyle, verdim canımı ona gitti, tellal, verdim ona gitti. |
| Ondan her haber getirene bir hediye verir.Sarığı,Hırkası derken... Bir gün biri gelir Güneşini gördüğünü söyler Pir'e,bir dinler ve yine hediyesini verir gelen adama.Evladı artık dayanamaz ve adamın bir sahtekar olduğunu,Hz Şemsi görmemiş olduğunu anlatır Hz Mevlanaya... Hz Pir der ki; "Yalanına çulumu verdim,sahisine canımı veririm.." |

