"Bir kerre bakanlar unutur derdi günahı"
Gözlerinde sanki ömründe o güzelliği ilk defa görmüşçesine şaşkın ve hayretli hal vardı!O çok beğendiği resme dikkatle bakıyordu...
"Görmem gözünün nûruna daldıkça sabahı"
Resimdeki kadının elbisesinin rengi siyahtı ve siyahı eskiden o kadar da çok sevmeyen kendisine şaşırıyordu adam..!
"Ben hiç bu kadar sevmedim ömrümce siyahı" diye şarkıyı okurken aklından bu geçiyordu,haklıydı şair evet!Ömrünce bu kadar sevmemişti siyahı adam...
Bir çok geceler o resimle uyumuş,o resimle uyanmıştı tebessümle...Kimi zaman fecre kadar hatta o resmi seyretmişti sanki gerçekten yatağındaymışçasına...
Sabahladıkları günleri anımsayarak,ne zaman olacağını değil,olacağı bile şüpheli olan kavuşma zamanını düşündü...
Hani tam da hayal ettiği gibi;yastıkta avcunun içine alıp o güzel yüzü,alnından öpüp,saçlarını koklayacağı,saçlarını sevip okşayacağı zamanı düşündü.İçinden çokluğu tarif olunamaz bir şekildeki kavuşma isteği adamı heyecanlandırdı...
Ne kadar da güzel olurdu,denizi seyretmek,el ele yürümek,konuşmak,müzik dinlemek,tam da sonbaharken hani kahverenginin her tonunu ağaçlarda seyretmek,hatta kahve demişken büyük fincanlarda birer köpüklü kahve yudumlamak...Ne de güzel olurdu...
Hasretin yakıcı rüzgarının içini kavurduğu bir daha hissetti...
Ve o Nihavent şarkının son cümlesi döküldü adamın dudaklarından...
"Görmem gözünün nûruna daldıkça sabahı"
Görmem...
Gözünün...
Nuruna...
Daldıkça...
Sabahı...
(Ümit Yaşar Oğuzcan üstada şiiri için teşekkürü bir borç bilirim...)
Fakir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder