Nerede olursan ol
Nerede olursam olayım
Hep beraberiz,Hep içimde beni ısıtansın...
31 Ekim 2015 Cumartesi
27 Ekim 2015 Salı
Bir gün gelir hiç hayatında olmayan biri gelir,girer hayatına...
Öyle bir girer ki sanki hep ondan önce hiç hayat yokmuşcasına...
Sanki hep yanlızmışsın da tüm boşluğunu tamamlamak için görevlendirilmiş biriymiş gibi girer...
Bir kelimesiyle adeta hayatiyet bulurmuş gibi hissedersin...
Sonra başka bir gün gelir;
Tüm bu ünsiyet,bu teşvik-i mesai sona erer
O zaman da sanki tüm dünya,insanlık,kuşlar,çicekler bu alemi terketmişte,bir başına kalmışlığı,sonbaharı,yanlızlığı iliklerinde hissedersin...
Öyle bir girer ki sanki hep ondan önce hiç hayat yokmuşcasına...
Sanki hep yanlızmışsın da tüm boşluğunu tamamlamak için görevlendirilmiş biriymiş gibi girer...
Bir kelimesiyle adeta hayatiyet bulurmuş gibi hissedersin...
Sonra başka bir gün gelir;
Tüm bu ünsiyet,bu teşvik-i mesai sona erer
O zaman da sanki tüm dünya,insanlık,kuşlar,çicekler bu alemi terketmişte,bir başına kalmışlığı,sonbaharı,yanlızlığı iliklerinde hissedersin...
23 Ekim 2015 Cuma
20 Ekim 2015 Salı
17 Ekim 2015 Cumartesi
Özsöz...
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…
Can YÜCEL
Ben böyle yaşayamadım
Bağlandım...
Artık
Söyleme sona erdi
Hayalinle baş başayım...
Fakir
13 Ekim 2015 Salı
Romeo&Juliet
Ancak senle yaşar ruhum!
Juliet:
Binlerce kez iyi geceler sana!
Romeo:
Binlerce kez kahrolsun gece, senin ışığın yok ise
Öğrenciler nasıl ayrılırsa ders kitaplarından
Öyle koşar seven sevdiğine giderken
Okula nasıl canı sıkkın giderse öğrenciler,
Öyle ayrılır seven sevdiğinden.
Juliet:
Hişt, Romeo, Hişt. Doğancı sesi gerek
Ayartmak için bu erkek şahini!
Kırık olur tutsaklığın sesi gür sesle konuşamaz;
İnletirdim yoksa yankının uyuduğu mağarayı.
Sesi benimkinden de çok kısılıncaya dek
Durmadan söyletirdim onun rüzgar sesine Romeo’nun adını
Romeo!
Romeo:
Ruhum ağırıyor benim adımla!
Geceleri ne de gümüşsü ses verir sevenlerin dilleri,
En yumuşak müziktir dinleyen kulaklara.
Juliet:
Romeo!
Romeo:
Söyle sevgilim.
Juliet:
Yarın saat kaçta göndereyim?
Romeo:
Dokuzda.
Juliet:
Mutlak gönderirim; daha yirmi yıl var sanki
Unuttum neden geri çağırdığımı seni.
Romeo:
Anımsayıncaya dek beklerim burada.
Juliet:Büsbütün unuturum sen beklersen orada,
Anımsadığım için seninle olmanın hazzını.Romeo:Ben de beklerim sen unutasın diye,
Unuttuğumdan bu evden başkasını.
Juliet:
Neredeyse sabah olacak; artık git sen;
Yine de şımarık bir çocuğun kuşu gibi uzağa gitme;
Yaramazın elinden bir parça salıverip de
Sonra da verdiği özgürlüğü kıskanıp
İpek bir iplikle geri çektiği
Bukağı burulmuş bir tutsak gibi.
Romeo:
Keşke kuşun olsaydım!
Juliet:Ne iyi olurdu tatlım!
Ama çok seveyim derken öldürürdüm seni.
İyi geceler! Romeo'm elveda!
Ayrılık öyle tatlı bir keder ki
Sabaha dek iyi geceler sana!
Romeo:Uyku barınsın gözlerinde barış da gönlünde
Uyku da ben olsam barış da, ne tatlı bir dinlenme olur!
Fatih Sultan Mehmet Han'ın şiiri -3- (SON)
Gam beyabanına her gün eylese seyr ü sefer
Her gece mihnet- serâ-yı firkate mihmân olup
Her gece mihnet- serâ-yı firkate mihmân olup
Sevdiğinden ayrı kaldığı her vakit onu çöllerde bir başına dolaşan bedbaht bedeviye benzetilebiliriz ve bu çölünde adı olsa olsa hüzün çölü olur.
Aşığın vakti gecenin karanlığıdır.Ve karanlık çökünce yani her gece bu Aşığa acı,keder,hüzün dost olur.
Aşığın vakti gecenin karanlığıdır.Ve karanlık çökünce yani her gece bu Aşığa acı,keder,hüzün dost olur.
Verseler mülki cihanın tac-u taht-ı devletun
Avnî köyün terkin etmez başına sultan olup
Avnî köyün terkin etmez başına sultan olup
Aşığın mal,mülkle bir ünsiyeti yoktur.Dünyanın sultanı olmayı vaadetseler,başına taçlar taksalar dahi Bu Aşık senin diyarın terkedemez...
Sürç-i lisan ettiysek affola...Fakirin gönlünden geldiği gibi tam bir mealen çeviri değildir olamaz.Sevda denilen şey;her iki sevilen arasında bile farklı farklıyken;Sevda denilen his her gönülde başka başka değil mi..?
Sürç-i lisan ettiysek affola...Fakirin gönlünden geldiği gibi tam bir mealen çeviri değildir olamaz.Sevda denilen şey;her iki sevilen arasında bile farklı farklıyken;Sevda denilen his her gönülde başka başka değil mi..?
Fatih Sultan Mehmet Han'ın şiiri -2-
Her ne denlü cevrler görse vefalar eylese
Her ne denlü gülseler hâline ol giryân olup
Her türlü eziyetler görüp,ızdırap çekse,sevgisine bağlılığını arttırsa,hatta onunla herkes alay etse,gülseler haline...
O bu aşktan gözyaşları içinde olsa da aşık bu halinden vazgeçmez
O bu aşktan gözyaşları içinde olsa da aşık bu halinden vazgeçmez
Râz-ı aşkı aşikâr etmeğe takat bulmasa
Sinesinde nâvek-i dil-dûzlar pinhân olup
Sinesinde nâvek-i dil-dûzlar pinhân olup
Aşk adeta Aşığın sinesinde kimselerin göremediği gizli oklarla yaralar açar,onu biçare eder.İşte bu yaralı halinden dolayı Aşık aşkını izah etmeye,ortaya çıkartmaya güç bulamaz
Dilberinden rahme er olmazsa ol dil hastaya
Kimseler derdine derman edemez imkan olup
Kimseler derdine derman edemez imkan olup
O gönlünden hastalanan kişi aşığının dizinin dibinde olmazsa ona hiçbir tabipten,ilaçtan fayda yoktur.Ancak sevdiği ona derman olur
Gökyüzünde,Gökkuşağının üstünde bir yerde...
Dostlar elimi sıkar ve nasılsın diye sorarlar...
Aslında Seni Seviyorum derler...
Fragmanda o kadar çok mana var ki anlayabilene...
12 Ekim 2015 Pazartesi
Fatih Sultan Mehmed Han'ın şiiri -1-
Sultanın şiirine şerh yapmak haddimize değil elbette fakat bir garip sevdalı olarak ta "Sevenin halinden sevenler anlar" manasıyla bir iki karalayayım istedim.
Hem belki okuduğunda,can-ı gönlünde,hani o taa derinlerde bulunduğum yerden içinde,yüreğinde bir güneş doğar,bir kıpırdanma,bir tebessüm olur diye...
Ağlasa âşık belâ-yı hicr ile nâlân olup
Gözlerinden akan anun yaş yerine kan olup
Gözlerinden akan anun yaş yerine kan olup
Aşık ayrılık ateşinin yanıklığıyla inleyerek ağladığında,gözlerinden yaş değil kan akar...
Geh cefâ kûhı gubârından urunse kisveti
Geh belâ vadisini geşt eylese üryân olup
Aşık ya cefa dağının tozlarıyla giyinmelidir Ferhad gibi,ya da çölde Mecnun olup giyinmeden dolaşmalıdır.
Ferhad dağları delmeye karar verip elindeki çekiç'i vurur,vurur,vurur...
Küçücük bir parça kayadan kopar işte o an aşkın gücü baş gösterir ve kendi kendine o güçle;
"Dayan Ferhad!Çoğu gitti azı kaldı" der.
Bu eylemi yaptıran,o cümleyi kurduran Aşktır...
Küçücük bir parça kayadan kopar işte o an aşkın gücü baş gösterir ve kendi kendine o güçle;
"Dayan Ferhad!Çoğu gitti azı kaldı" der.
Bu eylemi yaptıran,o cümleyi kurduran Aşktır...
11 Ekim 2015 Pazar
O kadar çok ki..
Hasretten,Sevgiden bahsettikleri esnada;"O kadar çok ki dedi adam..."
"Gönlüm diye başlayacağım daa" dedi amabayanın uykusunun geldiğini,firak vaktinin kapıyı tokmakladığını hatırladı...
Konuşsa sabaha kadar değil günlerce,gecelerce konuşulabilir bir hali vardı o an üzerinde konuştukları sevginin,özlemin.
Adam sevdiğinin uyuması lazım geldiğini biliyordu ve yine biliyordu ki hayaliyle başbaşa kalacak bir kaç dakika sonra...
Sonra içinden söyledi o kalan kelimeleri sevdiğinin hayaline;
"Sevgin bende o kadar çok ki;Sen ancak benim şu gönlümün sonsuzluğuna sığabilirisin..."
Kaydol:
Yorumlar (Atom)